Ceket, etek ve manto figürün nerede başlayıp nerede bittiğini net olarak ifade etmeyen, dilde formu ve işlevi tanımlamayan kafa karıştırcı terimler günlük hayatımızı sarmış durumda. Bende bu kafa karıştırıcı duruma yaptığım küçük araştırma ve yorumla katkıda bulunmak istedim.
Ceket dediğimiz şey aslında kolları olmayan bir pelerinin geniş katlı bir giysiye dönüşmüş şeklidir. Bir örtü düşünün taban alanının en az üç katı kadar uzunluğa sahip olsun yada bedenin üçte birini kaplasın. Aşşağıda eklenmiş figürün kısır, biçimsiz bir figür olduğunu sakın düşünmeyin. Giysinin genişleyen kalça bölümü döneminde doğurganlığa olan isteği körüklemekte ve kadının anaç görüntüsünü güçlendirmekteydi. 1700'lerin ev ve el işlerinden uzaklaşmış soylu kadınlarının dört bir yanı bu tip kubbe görünümlü bir örtü ve altına takılan ekler ile çevrelenmişti. Dans etmek, dua etmek ve işlerinin yönetimiyle ilgili olan kadınlar bu giysileri giyerek çocukların yetiştirilmesinde ahlak hocalığı yapmak için yeterince güçlü bir ifadeye kavuşuyorlardı. Aynı dönemde kiliselerde rahibe örtülerinin sadeliği göz ardı edilmemelidir.
Ceket kısa bir "palto'dur" ve aslında kol dikişleri icat edilmiş bir pelerin ve şal gibi düşünülmelidir.
1730'larda ipek veya taftadan pelerin yada eşarp gibi bir örtü olan mantonun bele doğru uzayan ve onu geçen ön bölümüne karşılık arkası genellikle kalçaları örtmektedir. 1820'lere doğru atkı/ yaka bölümleri dizlere ulaşmış ve o dönemde genellikle pelerin olarak adlandırılmış. Daha sonra 1840'ların yün eşarpları bu modadan etkilenmiş.
Yukarıda kalçaları kubbemsi şekilde örten uzun kollu mantolara karşılık aşşağıda belde biten ve daha çok şal kökeninden gelen örnekler bulunmaktadır.
Bu kısa destekli mantolar kadının sahip olduğu muhteşem ön süslerini öne çıkartmakla birlikte arkadan çıkıntılı giysi 1883'lerden itibaren daha sert bir görüntü yaratarak ona kaplanmış bir at görüntüsü vermiştir.
Kısa manto/ mantelet denen giysi diğer zamanlara kıyasla, geç ve orta Victoria devirlerinde daha eşit bir şekilde, uzunlamasına dengelenirken yarım cekete doğru geniş kollar ile değişmiş. Mantonun hatları pileli kollar ve kabarık dolgun etek sayesinde farklı kendine özgü bir moda haline gelmiş. Hatlarında meydana gelen değişiklikler altına giyilen parçalar ile tamamlanmış. Bu süreç içerisinde kadınsal olarak vurgulanılan soylu veya zenginlerin kadınsı giysileri ortaya çıkmıştır.
1850'lerde geleneksel yelek düşüncesi yukarıda gösterildiği gibi farklı bir moda deyimi olarak mantoyu yaratmıştır. Kabaran etek bölümünün ön tarafından uzayan kısa manto kubbeli formunu zaman içerisinde bulunuşu giyimin tarihsel bir dizgesini göz önüne serdiği gibi aslında insan tanımının nasıl yapıldığına dair de ışık tutmaktadır. Bu kubbeli yapının örtünmüş bir ata benzerliğinin yanında dönemin üretim ilişkilerinden çekip kadınsal olanı vurgulaması şaşırtıcıdır.
1890'larda çekilmiş olan bu fotoğraf kadının ve erkeğin üretim araçları ile ilişkisini göz önüne sermekte ve hem kadın giyiminin ata olan benzerliği hem kadın ve erkek ilişkileri çerçevesinde bilinçli olup/olmadan sanatçı/ felsefeci gözüyle sorgulamaktadır.
airplane dress
Bu şaşırtıcı gelişme hüseyin çağlayan'ın tasarımlarında etkisini dişil olan ile şekil bağlantısı olmayan figür kurgularıyla göstermiş. Airplane Dress ve giyilebilen ahşep masa ifadelerini günlük kullanım objelerinden alırken kadını giyen nesne olarak geçmişe atıf yapan modern ötesi bir görünümde bir yere koymuştur. Çünkü giysileri boşluk içerisinden çekerek oluşturduğu modern anlamlarına karşılık, figürlerin içerisine düştükleri tarihsel bağlamlar onları güçlü bir şekilde yönlendirmiş ve tasarımlarını katılaşmış bir görünüm vermiştir. Android, mekaniksel dünyanın gelişiminde seksin ve kadının bu yeni tanımı garip ve ilgi çekicidir.
Kadının tanımlanmasında pelerinsel, örtünmüş bir boğa görünümü olarakta görebileceğimiz figürü veren örtünün ortaya çıkışında burjuvazinin köklerinden manastırlarda iğdiş edilmiş bir topluluğa karşı bir başkaldırı söz konusu olabilir mi? Çünkü biz bu kubbeli formu arkaik sanat eserlerinde de vurgulanmış bir şekilde görmekteyiz. Kadının organıyla benzerlik taşıyan boğa başı figürü doğurganlığı betimlediği gibi, dünyanın ve yaşamın anlamını bir çok çağda simgesel olarak tutmuştur. Duvar resimlerinde karşılaştığımız boğa resimlerinin çokluğundan onun ilk evcilleştirlen hayvan olduğunu çıkarabiliriz. İspanya'da, Hindistan'da ve Anadolu'da bu evcilleştirilmiş semboller güncelliğini korumaktadır. Boğanın kadınlık ve erkeklik ile olan bu ilşkisi ana tanrıça kültünde kadının bir çok meme ve geniş kalçalar eklenerek boğaya benzetilmesi ile Victoria döneminde kadının örtünmüş bir ata benzetilmesi arasında kuvvetli bir bağ vardır. İkiside çağın üretim ilişkileri ile kadın arasında bağ kurmuştur. Bu bağı en yakın örnek olarak Hüseyin çağlayan'da yapmıştır.
Efesli Artemis'in ön görünüşüne 37 meme ve 28 boğa başı eşlik etmektedir. Yunan kültüründe ay tanrıçası olan Artemis, Anadolu'da Kibele'den etkilenerek ona dönüşmüştür. Gündelik kullanımda anadolulu Artemis'in bilinmezliğine karşın yunanlı Afrodit'in yaygınlığı bu dönüşümle ilgilidir. Yunanlı Artemis bakireliği koruyan doğanın yırtıcı hayvanların tanrıçasıyken, Anadolu'nun Artemis'i daha farklıdır. Anadoluda Artemis Kibele'ye dönüşmüş ve doğurganlığı üzerine almıştır. Yunan mitolojisinde doğurganlığı temsil eden güzellik tanrıçası Afrodit'tir. Anadolu Artemis'i ile yunan Afrodit'i bir birine yaklaşır. Ana tanrıça kültünde kendisine sağlam bir yer edinen ve daha sonra minarelerin ucunu süsleyen hilal, geçmiş zamanda boynuza benzetilerek yapılırmış. Daha sonradan boynuza benzeyen hilale yerini bırakmış. 28 günlük dönenceler ile kadın üremesini düzenleyen ve daha sonra erkek üreme organı şeklini alan hilalde ayın önemi gizlidir. Boğanın ve atın bu simgesel yanındaki bu sürekli dönüşüm Anadolu'ya sinmiş yaygın esrarlı bir düşünceyi tanımlar gibidir.
Bu kabaran eteklerde vurgusunu bulan kadınlık, antik dönemde kalçaları büyümüş bir kibele şeklinde karşımıza çıkar. Kadın organın arkadan ifadesinin daha güçlü olduğunu deyimlerdende çıkarabiliriz. Kuyruk sallama deyimi sadece bir hayvanın hareketini resmetmez bize. Kadının kadınsal ifadesi kendisini kalçalarında bulur. Kalça dediğimiz şey aslında geriye doğru büyümüş kadın organından başka bir şey değildir. Erkekte ise vurgu ön taraftadır. Erkeklik organı önde bulunur ve iç güdüsel olarak cinsel birleşmeye bu yönden katılır. Yukarıda yer alan Victoriya dönemine ait çizimlerde kadınsallığın güçlendirilmesinin yanında işlevsiz bir büyüme söz konusudur. Eteğin arkasını bu şekilde kaldıran karmaşık ve büyük ekler cinsel birleşmenin bu yönden yapılmasını engeller. Kadının bacakları arasına önden yaklaşmanın giysiler ile baskılanması sadece bir rastlantı değildir.
Bonobo maymunları şehvetle yaşıyan ve insan gibi duyarlı bir primat türüdür. Şempanzeler gibi vahşi ve tek eşli değillerdir. Yılın her günü cinsel aktiviteleri en yüksek seviyededir. Bu primat dişileri insan dişileri gibi önden birleşmeyi severler ve ne zaman fırsat bulsalar arkalarına geçen erkeğin beline bacaklarını dolayarak sevişmeye devam ederler.
İnsan ırkının önden sevişmeye karşı duyarlılığı ve kafa karışıklığı çok derinlerden gelmektedir. Bir yandan kalçalar ve kubbemsi örtüler aracılığıyla kadınlık vurgulanırken, diğer bir yandan erkeğin kadına arkadan yaklaşması engellenmekte ve zorlaştırılmaktadır. Misyoner pozisyonu tanımının keşifler sonucu ortaya çıkan ilkel kabilelere cinsel birleşme önerilerinden çıktığı unutulmamalıdır. Bu gün bir yerlerde medeniyetten habersiz bir ilkel kabile varsa onların cinsel hayatında saflaştırılmış bir arkadan yaklaşımın yanında kadının her fırsat bulduğunda erkeğinin beline dolandığı bir etkinlik görülecektir. Günümüzde de kalçaların bu saflaşmış çekiciliğine karşın, dar pantolonlar, pilesiz mini etekler, mayolar, tangalarla saflaşmış bir giyime karşın kemerler, büyük düğmeler ile erkek dikkati ön tarafa çekilmektedir.
Bu ön çekime karşın kadınlar erkek egemen bir reklam ve propaganda ile victoria döneminde hayvansal ama kısır vurguyu yeniden keşfedip onu sapkın bir şekilde vurgulamaktadır. İnsanoğlunun tüm primatlardan farklı bir şekilde sürekli önden sevişme isteğine karşılık hayvani bir iç güdüyle düşük bel pantolonlardan unutulan cinsel organ ben buradayım demektedir.
http://www.ethinking.net/17femmes/images/Small_of_the_Back_Girl_01.jpg
http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Lower_back_tattoo.jpg
http://www.flickr.com/photos/30176390@N02/3212514674/
http://www.danielriot.com/tag/sciences
http://sciencenotes.wordpress.com/2008/02/27/bonobo-spin/
http://tr.wikipedia.org/wiki/Artemis_Tap%C4%B1na%C4%9F%C4%B1
http://tr.wikipedia.org/wiki/Artemis
http://www.andosp.com/tr.i102.toros-daglari-ve-boga-kultu
http://stabi02.unblog.fr/2010/05/
http://www.fashion-era.com/Coats_history/mantelet_history_1.htm
İzleyiciler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder